12 Nisan 2013 Cuma

Gerçekten

"Gerçekten sevmekle başladı aslında tüm hikaye. O kadar çok sevdi ki, sevgisini içine sığdıramadı. Sevgisini gerçeğe dönüştürmek için adım atmak istedi, düşündü, çareler aradı ve en sonunda daha fazla dayanamayıp patlayıverdi. Bu patlayış gerçekten etkileyici, dünyaları yaratacak nitelikte, varoluşun ilk tohumlarını atacak ölçüde muazzam büyüklükteydi. Kimileri patlayarak can verdiğini düşünürken, kimileri ise o tohumlarda hayat bulduğunu düşünüyordu yeniden. Benim fikrimi soracak olursanız, bunu asla bilemeyiz, yalnızca fikir yürütebiliriz. Çünkü gerçeklik, kendi gözümüzden gördüğümüzdür..."

"Gerçekten çok güçlü bir can sıkıntısı ile başka bir hikaye başladı. O kadar güçlüydü ki bu can sıkıntısı, patlasa dünyaları yaratır, içine minik canlılar yerleştirebilirdi. Can sıkıntısı genelde herhangi bir şeyi yaratmamasıyla ünlüydü fakat gerçekte bunun doğruluğu tartışılabilir bir mevzuydu. Daha fazla dayanamayıp patladı ve oyuncaklarını yaratıverdi. Bu noktadan sonra kimileri can sıkıntısının devam edeceğini düşünürken, kimileri ise bu durumun artık oyuncaklarıyla mutlu bir çocuk kadar can sıkıntısız bir sürecin başlangıcı olduğunu savunuyordu. Benim fikrimi soracak olursanız, hiç kimsenin beynini okuyamayız, düşüncelerini bilemeyiz. Fikir yürütmek bile bu hususta saçmalığın daniskası olur..."

"Gerçekten korkulardan kurulu bir binanın temelinde en az bina kadar korkak bir tuğlayla bir diğer hikaye başladı. Korkunun muazzamlığını diğer hikayelerden tahmin edebilirsiniz, fakat bunu asla bilemezsiniz. Zira tuğlanın yerinde değilsiniz. Beklendiği gibi orta yerinden çatlayan tuğla, tüm binayı yerle bir ediverdiğinde kimileri tüm korkuların sona erdiğini düşünürken, kimileri ise korkunun mutlak olarak hala oralarda bir yerlerde olduğunu tüm cehaletiyle savunmayı sürdürdü. Bana soracak olursanız, kimin ne dediği umrumda değil. Zira benim ne düşündüğüm de kimsenin umrumda değildi..."