18 Ocak 2012 Çarşamba

entropiyi hissetmek #2 : mutlak sıfırın cazibesi

 

"i am home again!"

Boşluğun ortasında hiçbir şey yapmamak; sigarasızlık, ağaçsızlık ve güneşsizliğin hissettirdiği huzursuzluk. Yine kafanda oluşan karmaşaya belli bir düzen verme çabası, yine düzenin ne olduğunu bir türlü kestirememek. Her zaman olduğu gibi zamanı sorgulamak, geldiğin noktayı yine anlayamamak ve bu anlamsızlıklarla başa çıkabilme mekanizması üretmeye bile tenezzül etmemek! Kimsenin seni kurtarmaya gelmeyeceğine artık inanmak, kurtulmanın bir yolu olmadığını da anlamak. Kararsızlık içerisinde çırpınırken aldığın kararların seni terk etmesi. Uzun süren hiçlik sonucu metafora bile gerek olmadan kaslarının eridiğini görmek, buna çok da aldırış etmemek. Neyi istediğini bilememek, kendini tanıyamamak. Kendini tanıdığını sanmak ve her seferinde yanıldığını görmek. Belki de demek; "belki de kendini tanıyamaman senin suçun değildir" demek. En sonunda kaçınılmaz bir biçimde "Belki'leri de hayatından çıkarmak". Kısır döngülere atılacak dehşetli kahkahalar için içinde neşenin bulunmaması. Hissizliğin dibine vurmak ve bunun için endişelenecek endişenin bile kaçıp gitmesi.

"You stole my pure intentions

You are the sickness in between 

Let me in, I’ll bury the pain"

Yapabileceğin her şeyi yaptın ve yine de seni görmezden geldiler. Ortalama bir insandan daha yukarılarda olduğunu sandın ve kendi dünyandaki açtığın o devasa çukurun içine yuvarlandın. Üstelik seni yakıp çukuru kapattılar ve senden yakılabilecek şahane kömürler elde ettiler. Artık süpermarketlerde fakir fukaranın evini ısıtabilecek kadar erdemli bir işe sahiptin. Ama sen yine de kaçmayı yeğledin. Yüksek hızlarda koşmayı denedin, görelilik seni buldu ve yine başladığın noktaya getirdi. Çabaladıkça lanet newton yasaları stabiliteni korumanı sağladı. İdealizmin aslında bir bok kadar sığ olduğunu gördün. Çünkü çabaladıkça kendi açtığın çukurlarda debelenmek, kaderindi.

Olan düzen içerisindeki kapalı bir sistemde ideallerine ulaşmak için mutlak sıfıra inmen gerekirdi. Bunu düşünememiştin...

Ama yine de;

not: na böle bişi vardı ordan şeyettim ben: entropiyi hissetmek
not 2: şarkıyı ve görseli gönderen insana teşekkürlerimi borç bildim. borcumu kapattım böylece.