25 Eylül 2011 Pazar

GICIRTI'nın Cilvesi

Vallahi de billahi de ben çok şapşalım. Şapşal olduğum hususunda yeminler etmem de benim oldukça şapşal olduğumun bir göstergesi sanırsam. 

Son zamanlarda iç bükey aynalarla fazlasıyla haşır neşir oldum ve sonuç olarak hebele'yi tersten gördüm... Hebele burada oldukça mühim bir konu. Öyle ki, insan ne zaman şapşallığın sınırlarını aşıp kendi ekseni etrafında hoplayıp zıplamaya başlar, ne zaman düşündükleri ağzından çıkamaz -kaldı ki ortada düşündüğü bir şey de yoktur-, ne zaman elinin parmakları yetmez de ayağının parmaklarını yemeye başlar; işte o zaman hebele'yi görmüş olur. Tersten görmekse bambaşka bir durum. Evet tersten gördüğümü söyledim lakin bu hususta konuşmak, oldukça saçmalamama neden olacağından mütevellit, susmayı yeğliyorum.

Sevgili senler, evet, aylardır internet ortamından elimi ayağımı çekmişliğim var. Ha, yeniden kavuştum internete o ayrı konu. Konumuz internete yeniden kavuşmam değil. Konumuz nedir onu da bilmiyorum fakat ne idüğü belirsiz olan bu konuyu daha da dağıtmamak adına yeniden susuyorum. Bu konuyu kapatalım rica ederim. Yeniden başlamak gerekirse, internetsizliğin dibine vurduğum yaz aylarının ortalarında, başlarda oldukça zorlandım itiraf edeyim. Lakin insan evladı işte her şeye alışıyor. Çok büyük sıkıntılar çekip huzura erdiğinde bir bakarsın mesela, rahatlamışsın ama içinde sıkıntıya alışmanın ve artık o sıkıntının olmamasının verdiği boşluk mevcut. Bu noktada yeni sıkıntılar yaratmak istersin ama eski sıkıntıların verdiği tadı vermez be hacı.

Bu paragrafta ise çamaşır makinesi konusuna değinmek istiyorum. Yepyeni, 2. el bir çamaşır makinesi aldık geçen gün. Adamlar geldi, kurdu, bir tur çalıştırdı. Baktık güzel evet, aldık, ödedik 3-5 bir şey, derken akşam ayıptır söylemesi yaklaşık 3 haftadır birikmiş olan çamaşırlarımı attım bir güzel yıkansınlar diye; fakat bir de ne duyalım?! GICIRRRTT diye bir ses! Makine adeta viyaklıyor efendim. Kayışı gevşemiştir diye düşünerek adamı aradık ama adam makinenin 2 aydır çalışmadığını ve sesin bir iki yıkama sonrasında geçebileceğini söyledi. Bu esnada benim aklıma 131. sokakta ve 31 numaralı dairede oturduğum geldi. Sinirle tebessüm ettim hayata. (not: 131. sokak tabelasındaki başta yazan 1'i silmişler, onu da bugün fark ettim).

Son paragraf olabileceğini umduğum bu paragrafta ise yazı yazmayı unuttuğumdan bahsetmek isterim. Evet, unutmuşum. Yaz tatilinde iken beynimi kapatmıştım, şimdi yeniden açtım tabiki açmak lazım sonuçta, neyse; lakin bir de ne göreyim, aynı anda yüzlerce şey beynime üşüşmekte -tamam, bu her zamanki hali- ve onları düzenli bir sıraya sokamıyorum. Sonuç olarak da GICIIRRRT diye sesler beliriyor ve kulağımdan dumanlar çıkıyor. E haliyle bir kaç kere çalıştırdıktan sonra düzene girmesini umuyoruz cümleten. 

Bol bol gülmenizi salık vererek sımsıkı sarılıyorum ibişlere!

Hiç yorum yok: