1 Nisan 2016 Cuma

Fani


Bir yerlerde sıkışmıştı Fani. Arada böyle hissettiği oluyordu ama hiç bu kadar yoğun hissetmemişti. Düşündükçe sıkışma oranı artıyor, sanki basınç onu ezip kağıt haline getirecekmiş hissiyatı oluşturuyordu. Artan basınç, ısının da yükselmesine neden oluyor, zaman zaman öfkesini kontrol edememe noktasına geliveriyordu.

Fani bir gün deniz kıyısında oturmuş çayını yudumlarken, kendini hiçbir şey düşünmez halde buldu. Bu boşluk hissiyatının verdiği rahatlığa dayanarak kendisini bir güzel yıkadı. Fani, kendisini boşluğun kutsallığı ile yıkadı. Bilinmezliğin, olasılıkların karmaşasının, basitliğin, kuralların, kuralsızlığın ve akla gelip onu meşgul eden tüm beyin heykelciklerinin kanatları ile yıkadı. Fani o gün kimi zaman Tanrı, kimi zaman boşluk, kimi zaman evren, kimi zaman elektronlar, kimi zaman her şey, kimi zaman ise hiçbir şeyin varlığı, belki de yokluğu tarafından kutsandı.

Fani'nin farkettiği ilk şey fani olmadığıydı. O faniydi ama değildi de.

Ama bunun hiçbir önemi yoktu...


2 yorum:

Adsız dedi ki...

Yorum yazmak istiyorum ama bunu herkesin okumasına açık bir şekilde yapmak istemiyorum. Mailini yazar mısın?

mjoranda dedi ki...

nymph24@gmail.com