16 Ağustos 2016 Salı

Sarımsak

Billur kendisini daha önce hiç olmadığı kadar sarımsak gibi hissediyordu. Hiç bu kadar yoğun yaşamamıştı bu duyguyu, adeta sarımsaktı. Sarımsağın ta kendisiydi.

Billur'un bu duygusuna getirilecek açıklamalar bir yana dursun, Billur'u kısaca tanımaya yönelik çok da ilginç olmayan bir işe girişelim:

Billur 27 yaşında. Çok sevdiği, çok istediği için çevre mühendisliği okumuş. Sadece öğrenmek, bilmek için okumuş. Bir kaç başarısız iş denemesinden sonra bu mesleği yapmak istemediğine karar vermiş. Billur işsiz. Billur sıradan bir insan aslında. Kahve saçları, kahve gözleri olmakla beraber ortalama bir görünüşe sahip. Billur'un bu konuda çok iyiyim diye ısrar ettiği bir mevzu yok. Düz bir insan kendileri. Billur'a soralım, neden kendini sarımsak gibi hissediyorsun Billur?"

-"Sarımsak konusunda insanlar ikiye ayrılırlar. Ya sarımsağı çok severler ya da ondan nefret ederler. Fakat sarımsağı çok seven insanlara sarımsağın zararı dokunur, mideleri ağrıyabilir, nefesleri kokar ve diğer insanları tiksindirir, tansiyonu düşürüp bayılmaya sebebiyet verebilir. Fakat sarımsağı her koşulda, hiçbir tiksinti olmadan seven insanlar da vardır. Bu noktada sarımsağı görülmemiş bir iştahla tüketirler. Kendimi sarımsak gibi hissediyorum çünkü sanırım taze bittim."




Hiç yorum yok: