17 Haziran 2011 Cuma

Dertler derya olmuş, ben olmuşum arabesk

İnsan sosyal bir varlıkmış. Konuşarak rahatlarmış. Dertlerini paylaşarak sıkıntılarını giderirmiş. Karşısındaki insanların kendini dinlediği ölçüde huzura erermiş. 

Patlamaya hazır saatli bir bomba gibiyim. Ağzımı açıp derdimi anlatayım diyorum ama aynı anda ağzımın içinde o kadar çok şey birikiyor ki höbölölö diye bişi çıkıveriyor resmen. Doğal olarak da anlaşılmıyor. Yazarken bile zorlanıyorum. 10536 kere yazıp siliyorum. Olmadı baştan, cümleye bak lan sil bunu, yok bu cümleyi sonra diyecektim, yok bu paragrafın boktan akışını bozuyor, efendime söyleyeyim ekrana bön bön bakıyorum gözlerimin önünden kayan yazılar geçerken falandı filandı derken anlatamıyorum lan! Rahatlayamıyorum. Bol bol saçmalıyorum bu yüzden. 

Ulan her yeri sardı pezevenkler. Yakında üniversite kadro atamaları da değişecekmiş, merkezden YÖK atayacakmış, e tabi doğal olarak kendi adamlarını istedikleri yere koyacaklar. Böyle giderek de bilim dünyasını da ele geçirecekler. Bir orası kalmıştı çok fazla dokunamadıkları, onu da mahvedecekler. Zaten bir bakıyorum havalar iklimler falan değişmiş, bir bakıyorum yeni yeni mikroplar bakteriler virüsler çıkmış sebzelerde etlerde cirit atıyorlar, bir bakıyorum ülkeler çökmüş ekonomik krizler diz boyu, bir bakıyorum isyanlar savaşlar falan var. Ulan hiç mi iyi şeyler olmaz lan? Lan hiç düşünmüyor musunuz bunları oğlum tek düşünen ben miyim nereye gidiyor lan bu dünya diye? Kime sorsam baksana çok acayip diye, he ya diyip geçiştiriyor. Şaşırsanıza, tepki göstersenize nabıonuz allaseniz ya?!

Ben çok şapşalım. Tam bir ibişlik abidesiyim. KPDS'yi ne de olsa geçemem diyerekten kendi okuluma yüksek lisans başvurusu için referans mektubu almadım hocalardan. Lakin bir de ne göreyim? Sonuç baya da bir yüksek. Lan saf! Sen sınavda ne yaptığını bilmiyor musun? Bu kadar şuursuzluk olur mu? Veyahutta çok şanslıyım attığım tüm sorular tutmuş. Eee, şimdi referans mektubu almak lazım üstelik İstanbul'da stajıma başladım bile. Eh dedim tamam dedim izin alırım dedim. İlk önce hocaları aramak lazım tabi. Pek sevgili danışman hocam ile tez hocama mail attım, aradım, derdimi anlattım, pazartesi izin alıp gelsem yetiştirir misiniz dedim, tamam dediler, pek bir sevindim, gittim stajdaki lab sorumlusuna hocam böyleyken böyle dedim, şahane dedi git başvur gel dedi. Tüm bunlar 2 gün önce oluyor. Lakin bugün eve geliyorum, mail kutumu açıyorum, pek bir sevgili danışmanım mail atıyor ve ben seni tanımıyorum da işte ben senin performansını bilmiyorum da işte bu transkripte kötü referans yazarım da falan da fişmekan. Lan sen benim danışmanımsın niye vakti zamanında ilgilenmedin benimle? Üstelik saat olmuş cumanın 18.30u, mesai saati bitmiş ve gelmiş bana mail atıyorsun. Götüm bir tutuştu sevgili blogum, bir tutuştu pek bir sevgili okuyanlar anlatamam. Hemen çok sevgili bir hocam var mail attım ona lakin tabiki de cevap alamadım ama inanıyorum ki halledeceğim ben bu işi. Gidip bir hoca bulup ağlansam olur bence. Ağlayana her kapı açılır bence. Acındırırsan kendini yılan bile yola gelir bence.

Ulan tren bileti var gözümün önünde, o yol nasıl çekilir diye düşünüyorum, bakışıyoruz kendisiyle. Haliyle kendimi malak gibi hissediyorum.

Az biraz rahatladım bak görüyor musunuz. Anlattım saçmalayaraktan, oh kimse de yargılamadı irdelemedi beni, oh kimse yorum yapmadı, oh kimse aa iyi olmuş, aa kötü olmuş, tüh tüh vah vah, yok ne biliym çok şahane falan da demedi. Sadece anlattım, saygıyla dinledi beni sevgili blogum ve bunu pek bir sevgili okuyucularımla paylaşacağım, onlar da okuyacaklar sonra gerizekalı olduğumu falan düşünecekler lakin ben bunu bilemeyeceğimden huzur dolacağım. 

Saygılarımı sunarım, güneş bizimle olsun.

not1 : nan mini buzul çağı geliyormuş ya nan o.O

not 2: bu şarkıyı tüm sevenlerime armağan ediyorum.

Hiç yorum yok: